VAN BELEDİYESİ - 2011 EMİTT FUAR STANDI

Görüntülenme - 7487 Yorum Ekle

Hakkımızda

TARİHTE VAN
Van şehri Kürtlerin atalarından olan Urartular’dan kalmadır. Urartular’ın başkenti olan Van’ ın ozamanki adı “TUŞBA” idi.
Van'ın tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesinin 6 km güneyinde bulunan Tilki tepe ve Van Gölünün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Bronz ve Demir devrine ait kültürel buluntulara rastlanmıştır. Şehri ilk kuran Asur Kraliçesi Semiramis'dir. Bu bölgeye önce Huriler yerleşmişlerdir. Sonra Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Büyük İskender, Partlar, Sasaniler ve Bizans hakim olmuştur. M.S. 675 yılında Müslümanlar bu bölgeyi fethetmiş, daha sonra bölge yine Bizanslılara, bunları yenen Selçuklulara ve sonrada İlhanlılara, Celahiroğullarına, Karakoyunlara, Akkoyunlara ve Safevilere yurt olmuştur.

Hürrilerin M.Ö. 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hakim oldukları görülür. M.Ö. XIII. yüzyılda Hürri Mitani siyasi teşekkülün merkezi otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beyliklerini hakimiyetleri altına al maya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran'a kadar olan bölgeye Nairi ve Urartu ülkeleri ile Asurlar arasında mücadeleler başlamıştır. Urartular ve Asurlar mücadelesi IX. Yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Asurlar bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tuttu.

VAN ADI NEREDEN GELMİŞTİR?
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Büyük İskender'in Van Kalesindeki Vank adlı bir mabedin adını şehre verdiğini belirtmektedir. Başka bir rivayete göre; Van pek eski bir şehir olduğu için M.Ö. I900'lerde Asur Melikesi Mesnure Şah Meryem (Semiramis) tarafından kendisine izafeten Şah Meryem Kürd şeklinde adlandırılmıştır. Daha sonra Keyanilerin son devrinde, Wan adındaki valinin, şehri genişletip güzelleştirmesi nedeniyle bu idareciden itibaren şehir Van olarak anılmıştır. Van adının kaynağı konusunda akla yakın ve bilimsel olan görüş Urartuca, “Biane” veya “Viane”den çıkmış olduğudur. Tarihi kaynakların bütününde, Urartular kendilerine Bianili demişler ve Urartuların yükselme devrinde Biate adı altında bir çok şehir ve insan topluluğu Van bölgesine toplanmışlardır.
Bir başka rivayete göre

Tarihçiler, Van'ın Milâttan 1800 yıl önce Asur Kraliçesi Semiramis tarafından kurulduğunu söylerler. Semiramis, Mezopotamya bölgesinin üst kısımlarında yaşayan Surların kraliçesidir. Koca bir ülkeye hükmeden, dediği dedik, kestiği kestik olan dünyalar güzeli Semiramis, o güne kadar gönlüne göre birini bulamamıştır; ta ki Van'ın Muradiye kazasının kuzey yamaçlarına bir sefere çıkana kadar.
Semiramis, bu sefer sırasında bölgenin hâkimi olan Ara adında genç bir hükümdara gönlünü kaptırır. Güzel olduğu kadar mağrur da olan kraliçe, bu sırrını kimseye açıklayamaz. Savaş devam etmektedir. Semiramis'in kuvvetleri son bir saldırı ile bölgeyi ele geçirirler. Ancak son saldırı sırasında Hükümdar Ara da öldürülür. Haberi alan Semiramis, Ara'ya olan aşkını yüreğine gömer, hemen dönüş emrini verir.
Dönüş yolu üzerindeki Van'a gelirler. Van'ın zümrüt yeşili bağ ve bahçelerini, Van Gölü'nü çok beğenen Kraliçe'nin en fazla dikkatini çeken yeşillikler arasından göle doğru uzanan heybetli bir kaya parçası olur. Ara'nın hâtırasına bu kayalık üzerinde bir kale inşa ettirmeye karar verir. Kısa süre içersinde kale yapılır, eteğinde şanına uygun bir şehir kurulur. Şehrin adını da Şamrangerd bırakırlar.

Aradan yıllar geçer. Ara'nın acısıyla yanan yürek, bu defa da sıla hasretine yenik düşer. Memleketine dönmeye karar veren Kraliçe Semiramis, kaleyi ve kurduğu şehri wan adındaki bir komutanına bırakarak ülkesine döner. Şehrin bugünkü adının bu komutandan geldiği rivayet edilir.

Osmalı ve Cumhuriyet Dönemi Van
1534-1535 yıllarında gerçekleştirilen İran Seferi sırasında Bağdat, Tebriz ve Van gibi önemli merkezler Osmanlı idaresine girmiştir. Ancak Osmanlı Devletinin Macar Kralı Ferdinand ile başlayan mücadelesi nedeniyle kuvvetlerin Rumeli'ye kaydırılması sonucu, fethedilen yerlerden bazıları tekrar Safevilerin idaresine geçmiştir.

25 Ağustos 1548'de Van Kalesi Osmanlı egemenliğine girmiştir. Van Kalesinin fethinden sonra bölgenin beylerbeyliği, Anadolu Defterdarı İskender Paşaya verilmiştir. Bu arada Vastan (Gevaş), Erciş, Adilcevaz ve Ahlat da tekrar Osmanlıların eline geçmiştir.

Osmanlı taşra teşkilatında eyaletler sancaklardan, sancaklar kazalardan, kazalar nahiye ve köylerden meydana gelmekteydi. Osmanlı idaresinde Van, "Eyalet" statüsü kazanmış olup 1568-1574 yıllarında livâ tabir edilen 12 sancağa sahipti. Bunlar, Van (Paşa Sancağı), Adilcevaz, Bitlis, Muş, Bargiri, Erciş, Kârgâr, Kesan, Ispayrıd, Ağakis, Nısf-ı Şırvî, Vadi-i Beni Kotur'dur.

İran sınırında olması bakımından hem ordunun hareket noktası hem de önemli merkez olan Van'ın idari yapısı savaşlar sebebiyle sık sık değişikliğe uğramış, fethedilen yerlerin bir kısmı buraya dahil edilmiştir. Nitekim daha önce 12 olan sancak sayısı, 1578-1588’de 27ye yükselmiştir.

Son çağ dünya tarihi içerisinde en büyük olay olan I. Dünya Savaşı ve neticesinde Van kadar harap olmuş bir şehir, ahalisi Van ahalisi kadar cefa çekmiş bir topluluk örneği çok azdır. Öyle ki, büyük harp öncesinde Van merkezinin toplam nüfusu 70 bin civarında iken, savaş sonrası Nisan 1919 sıralarında bu sayı 10-15 bine düşmüştür. Şehir ise tamamen harap olmuş ve bu yüzden yerleşim alanının değiştirilmesine neden olmuştur.

Birinci Dünya Savaşındaki istilalar, onun içinde ve ondan sonra meydana getirilen haksız uygulamalar, vaktiyle mamur olan bu bölgeyi bir harabeye çevirmiştir. Harpten sonra Van, yavaş da olsa bir gelişme göstermiştir. Van ilinin 11 ilçesi vardır. Bunlar; Özalp, Muradiye, Saray, Erciş, Başkale, Bahçesaray, Çaldıran, Gevaş, Edremit, Gürpınar ve Çatak'dır.

AKDAMAR ADASI VE KİLİSESİ ( KUTSAL HAÇ KİLİSESİ )
Akdamar Adası Van’a 47 km , Gevaş İlçesine 7 km mesafede , sahilden 4 km uzaklıkta olan Ada deniz motorlarıyla 20 dakikalık zevkli bir yolculuktan sonra Akdamar Adası üzerindeki aynı adlı Ermeni Kilisesi M.S 915 ile 921 yılları arasında mimar Keşiş Manuel tarafından Kral I.Gagik’ın denetiminde inşa edilmiştir.Kutsal Hac’a ithaf eden kilise merkezi kubbelidir ve dört yapraklı yonca biçimli hac plana sahiptir.Kubbenin yerden yüksekliği 20.40 metredir.Kilisenin etrafını çeşitli bantlar halinde taş kabartmalarda İncil ve Tevrat’tan alınan dini konular günlük olaylar ve av sahneleri işlenmiştir.
Yapılar 1113 tarihinde manastıra çevrilmiş ve 1895 yılına kadar yöredeki Ermeni Patrikliğinin merkezi durumunda olmuştur.XIII.yy. sonlarında kilisenin doğusundaki Şapel 1296’da kilisenin güney batısındaki Şapel yapılmıştır.Kilisenin giriş bölümü ile Çan Kulesi XIX.yy başlarında Jamatun ise 1763’te yapılıştır.
Birde hikayesi vardir;

Adada yaşayan Papazlardan birinin "TAMARA" adlı genç ve güzel bir kızı varmış.Tamara karşı kıyıda yaşayan bir kürt çobana aşık olmuştur. Bu gençler haftanın belirli günlerinde gizlice buluşup konuşurlarmış. Bu buluşma her defasında Tamara'nın çobana ışık göstererek ona yol göstermesi ile olurmuş. Işığı gören çoban onu takip ederek adaya çıkarmış. Bir gün nasıl oluyorsa bu ilişkiden Tamaranın babasının haberi olur. Daha sonra kızına baskı yapıp işin aslını öğrenen babası Tamara'yı bir odaya hapseder. Çobanın geleceği günü tesbit eden babası beklenen günde çobanı gözetler ve onun geliş saatini ayarlar.
Işıkla işaretini alan çoban göle girip ışığa doğru yüzmeye başlar, adaya yaklaşan çoban, ışığa doğru yüzmektedir. Ancak ışık hep yer değiştirmektedir ve belirli bir yerde durmamaktadır.Sonunda ışık sahilde bir yerde durar ve çobanda oraya doğru yönelir ne varki çoban yorgunluktan bitap düşmüştür vede onu taşlı sopalı birde sürpriz beklemektedir. Bunu farkeden çoban gerisince yüzmek istemişse bile buna gücü kalmamıştır.Yorgunluk, taş ve sopaların etkisi ile çoban sulara batıp çıkmaya başlar. Son nefesinde, batmadan öncede Ah… TAMARA diye inleyerek gölün mavi sularına gömülmüştür.
Bu öykü o günlerden günümüze hep anlatıladurmaktadır. Önce adanın adı AHTAMARA iken zamanla dil evrelerinden dolayı günümüze AKDAMAR olarak gelmiş ve halen ada bu adla zikredilmektedir.
Adır Kilisesi
Van merkezine bağlı Yaylıyaka Köyü’ne yakın Van Gölü içersindeki aynı isimli adada yer almaktadır. Ada’nın güney tarafına kurulmuştur. Manastır 1305 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1621 yılında Aziz Georges Kilisesi, 1766 yılında ise jamaton ve şapel eklenmiştir.

Çarpanak Kilisesi
Kilisenin bulunduğu ada, Van merkeze bağlı Dibekdüzü Köyü’ne yakın, Van Gölü üzerindedir. Ada’nın kuzey tarafında kurulmuş olan Ktouts manastır kompleksi St. Jean’a atfedilen bir kilise ile batısındaki jamaton ve kuzeydoğusundaki şapalden meydana gelmiştir. Manastır topluluğunun tarihi IX. yüzyıla kadar inmektedir.
Yedi Kilise
Van merkezine yakın Yukarı Bakraçlı Köyü’nde yer alan kilisenin tamamı, Warak Wank Manastırı olarak adlandırılır. Erek Dağı eteklerine kurulmuştur. VIII.yüzyılda inşa edilmiştir.

Albayrak Saint Bartholomeus Manastır Kilisesi
Başkale ilçesine bağlı Albayrak Köyü’nde bulunmaktadır. XVII.-XIX. yüzyıllar arasında yapıldığı sanılmaktadır

Van Kalesi
Urartu kalelerinin en görkemlisi olan Van Kalesi, Urartulardan günümüze gelen birçok tarihi kalıntıyı üzerinde barındırmaktadır.
Urartu Medeniyeti’nin en güzel eserlerinin başında gelen Van Kalesi, Arzaşkun’dan sonra Urartu Krallığı’nın ikinci başkentidir. Kale M.Ö 9. Yüzyılda Lutipri’nin oğlu Sarduri tarafından MÖ. 840- 825 tarihleri arasında kurulmuştur. İç Kale ve Dış Kale olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. İç kaledeki en önemli yapılar Sardur Burcu, sur duvarları, Urartu Kralları’na ait mezarlar, sur sarnıcına ulaşan Binbir merdiven, açık hava tapınağı ve Analı- Kız olarak adlandırılan iki adet tapınak nişi yer almaktadır. Kalenin çok önemli diğer bir yapısı ise I.Argişti’ ve Kral Menua’ya ait kaya mezarlarıdır. I. Argişti’ye ait kaya mezarının hemen dışındaki kaya üzerinde, Urartu’nun günümüze ulaşabilen ve “Horhor Yazıtları” olarak adlandırılan en uzun yazıtı yer alır.

Hoşap Kalesi
Van’ın Gürpınar ilçesinde, Van-Hakkari karayolu üzerindeki Hoşap (Güzelsu)’da yer almaktadır. Van il merkezine 60 km. uzaklıktadır. Dik bir kaya kütlesi, üzerine kurulan kale, iç kale ile bunun kuzeyindeki dış kaleden oluşur. Geçmişi Urartu devletine uzanan kale, 1643 yılında Osmanlı Devleti’ne tabi Kürt beyliği olan Mahmudi Beyi’nin yaptırdığı şekliyle günümüze ulaşmıştır.
Kale içindeki eski hamam, cami, medrese, çeşme, su sarnıcı, zindan ve odalarda geçmişin izlerini görmek mümkündür.

Çavuştepe Kalesi
Van ili Gürpınar ilçesi, Çavuştepe Köyü’nde bulunan Asıl ve halk arasında bilinen adı "Aspeşin"dir. Bu kelime Kürtçe olarak bilinmesine karşın Ermenice "Haika-şen" kelimesinin halk arasında bükümlenerek "Aspaşin" haline gelmiştir. Haika-şen Ermenice "Tanrı şehri" ya da "Tanrıların yaratıldığı şehir" anlamına geliyor. kalenın bekçisı urartuca bilen dünyada üç kişide biri
Çavuştepe kalesi Van’a 25, Gürpınar’a da 10 km. uzaklıkta, Van-Hakkari karayolu üzerindedir. Urartu Kralı II.Sarduri’nin MÖ. 764-735 yılları arasında yaptırmış olduğu
bu kale Aşağı ve Yukarı olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Kurucusundan ötürü “Sarduhinili” olarak isimlendirilen bu kale iri blok taş ve moloz taştan meydana gelmiştir. Yukarı Kale, Aşağı Kale’den 30 m. yükseklikte olup, içerisinde Haldi Tapınağı ile.açık hava tapınağı, surlar, depo, ahır, saray binaları, sarnıç, çivi yazısı bulunmaktadır. Ayrıca kalenin sarayı da yine Aşağı Kale’dedir. Kaleyi çeviren sur duvarları 800 m. uzunluğundaki bir alanı kaplamaktadır. Sur duvarları kalker blokları halinde doğrudan doğruya ana kayaya oturtulmuştur.

Ayanıs Kalesi
Van’a 35 km. mesafedeki Ayanıs köyündedir. Argişti’nin oğlu Rusa tarafından M.Ö. 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Urartu tarihinin son safhalarının aydınlatılması açısından çok önemlidir. Van Gölü sahiline yakın bir alanda kuruludur.

Aşağı-Yukarı Anzaf Kaleleri
Van’ın 10 km. kuzeydoğusunda Van-Özalp karayolu yakınında yer almaktadır. Aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Aşağı kale, karayolunun kuzeyinde Urniye bölgesine giden askeri ve ticari yolu denetlemek üzere Urartu kralı İşpuini (M.Ö. 830-810) tarafından yaptırılmıştır.
Yukarı kale, aşağı kalenin 600-700 m. güneyinde kurulmuştur. Burası Menau döneminde M.Ö. 810-786 tarihleri arasında yapılmıştır. Her iki kalede surlar, kuleler, atölye, depo, saray yapısı, kitabe bulunmaktadır

Muradiye Şelalesi
Muradiye sahip olduğu şelale ile Van'ın öne çıkan ilçelerinden biri olmuştur. Tendürek dağından çıkan Bend-i Mahi çayı üzerinde bulunan şelale, Muradiye ilçe merkezine 10 kmlik bir mesafededir. Vadi içerisinden akan çay, Muradiye Şelalesi'nin oluşumuna neden olmuştur. Üzerinde kurulu asma köprüsü ve doğal güzelliğiyle, ağaçlık bir alan içerisinde sessiz ve huzurlu bir mekandır Muradiye Şelalesi...

KANİ-SPİ ÇAÐLAYANI
Van’ın Çatak İlçesine sınırları dahilinde bulunan çağlayan , Van’a 75 km. Çatak’a 5 km mesafede yer almaktadır.Karayolunun kenarında yaklaşık 100 m yükseklikteki kayalıklardan çıkan su,aşağıya doğru beyaz bir köpük oluşturarak akmaktadır.Mayıs ayında akmaya başlayan su,eylül sonlarına kadar akışını sürdürmektedir.Kaylıklardan doğup akan suyun görünümü hayli etkileyicidir

VAN COÐRAFYASI
Van,Mezopotamya coğrafyasının illerinden olup, bu coğrafyanın kuzeydoğu tarafında yer almaktadır. Kuzeyden, - Ağrı, batıdan Bitlis ve Siirt, güneyden Hakkari ve Şırnak illeriyle, doğudan da İran'la sınırlıdır.
a) Dağları : Van’ın yarısından fazlası, dağlık ve engebelidir. Topraklarının %53.4'ü dağlık, %27.3'ü dalgalı ve %5.6'sı yayladır.
1900 m’den sonraki araziler özellikle dağlıktır. Bunların bazıları (Van, Van Gölü) İsabey (3000m), Şevli(Şillo 2900m), Haki(Ðenke 2450m), Erek(3250), Kazan(2890), Kuh(2850), Nemrut(3050), Süphan(4434m), Aladağ(3255), Tendürek(3312) diğer irili ufaklı dağlar ise İrini, Ahta, Artos, Karahayal, Gündizin, Melek, Koçalan, Nacarabat, Rentümer, Kuğu, Şuşanız, Narguh, İspiriz, Irgat vs dağlarıdır.

b) Ovaları: Çaldıran, Muradiye (Bargiri), Tarhanı, Noşar, Akbulut, Hoşab,Geveren, Havasör, Saray, Karakilk, Ercek, Van, Erciş.
c) Vadi ve Platoları: Tarhani, Noşar, Akbulut, Hoşab, Havasör, Bendimahi, Karasu, Memedik.
d) Yaylaları : Arazisinin 2450 m'den sonraki tüm düzlükleri yayla olarak kullanılır, ki; bu yaylalar hem ot bakımından hem de su bakımından çok verimli bir özelliktedir. Bu zenginlik, yörede hayvancılığın gelişmesinde ve tarımda büyük etken olmuştur.
e) Gölleri : Van’da Van Gölü'nden başka irili ufaklı 13 göl daha vardır. Bunlar; Erçek, Kotur, Kaş, Şor, Engis, Hasan Timurhan, Akgül, Süphan, Hıdırmenteş, Keşiş, Irmağı, Çenge ve Sarı göllerdir.

VAN GÖLÜ
Van Gölü Türkiye'nin ve dünyanın en büyük soda gölüdür. Dört tarafı yüksek dağlarla çevrilidir. İçinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunmaktadır. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da alır. Gölün suyu çok tuzlu ve sodalıdır. . Tuzluluk oranı ise binde 210'dur. Yani normal deniz suyundan 6 kere daha tuzludur. Gölün sodalı ve tuzlu suyunun cilt hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir
Van Gölü'nün deniz yüzeyinden yüksekliği, 1720 m, Yüzölçümü 3765 km2’dir. Yani Marmara Denizi'nin 3/1 i kadar. Araştırmacılar gölü klorlu-sülfatlı karbonatlı göller grubuna sokmuşlardır. Gölde ayrıca brom, sodyum klorür, magnezyum elementleri bulunmaktadırSodyum karbonattan dolayı da özellikle eskiden ve halen zaman zaman sabunsuz deterjansız çamaşır ve bulaşık yıkamak mümkün olduğu gibi; doğal ve sıhhatli bir temizlik elde edilebilmektedir. Göl Nemrut Dağı'nın patlaması sonucu oluşan Set Gölü'dür. Eski sınırları Muş Ovası'na kadar uzanmaktaydı. Ancak bazı evreler sonucu bugünkü halini almıştır.
Her mevsim, her saatte farklı bir renk alan, gündoğumu ve günbatımının muhteşem olduğu göl,. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar, kıyıları çepeçevre doğal plajlarla kaplı olan Van gölü görülmeye değerdir.
f) Akarsu ve Dereleri : Karasu, Bendimahi, Hoşap, Memedik, Zilan, Dili, İrşat, Kırgeçit, Çığlı, Çatak suyu ve derelerini sayabiliriz Bu su ve dereler, genellikle göle akarlar.

VAN KAHVALTI VE YEMEKLERİ
Van’ın yerel lezzetler sunan mutfağının önemli bir kısmını kahvaltı salonları oluşturuyor. Kentin çeşitli yerlerinde bulunan kahvaltı salonlarında masaları, kaymak, bal, otlu peynir ve tereyağı gibi doğal ürünler donatıyor.
Ayrıca, kente gelen turistleri, geleneksel Van yemekleri arasında bulunan kavurmalı uşkun ekşilisi, sengeser, kurut aşı, Kürt köftesi, ayran aşı, şile, bulgur aşı, çılbır, keledoş, mıhla ve tandır balığı bekliyor
TRAVERTENLER
Van`ın Pamukkale`si, Anadolu`nun turizm merkezi olmaya hazırlanıyor
.
Tarihî, kültürel ve doğal güzellikleriyle Doğu`nun turizm merkezi olmaya aday gösterilen Van, gizli kalmış doğa harikalarıyla göz kamaştırıyor. Van`ın Başkale ilçesine bağlı Dereiçi köyünde bulunan travertenler, Pamukkale`yi andıran özelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor...
Başkale`ye 45 km uzaklıktaki Dereiçi (Sawkan) köyü yakınındaki travertenler, Pamukkale kadar geniş bir alanı kaplamıyor. Suyunun yer değiştirmesi ve azalması sebebiyle de büyük kısmı zaman zaman kuruyor. Traverten suyunun şifalı olduğunu söyleyen bölgenin gönüllü bekçisi Sait Tekin(60), `Biz istiyoruz ki yerli-yabancı herkes buraya gelsin. Burası sakin ve güvenliği tam olan bir yer.`

Van’a Ulaşım

Karayolu: Van‘dan Gürpınar-Başkale üzerinde Yüksekova ve Hakkari ile irtibat sağlayan, aynı zamanda Yüksekova üzerinden İran ile bağlantı kuran devlet yolu mevcuttur. Otobüs terminali kent merkezine yaklaşık 4 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüsle sağlanmaktadır.
Demiryolu : Tren istasyonu şehre yaklaşık 5 km. uzaklıkta olup ulaşım minibüslerle sağlanmaktadır.
Havayolu : Havaalanı il merkezine yaklaşık 7 km. uzaklıktadır. Ulaşım minibüslerle ve THY’ ye ait servis araçlarıyla yapılmaktadır.
Van Gölü Ulaşımı: Devlet Demir Yolları’na paralel olarak Van ile Tatvan istasyonu arasında demiryolu bağlantısı Van Gölü üzerinden feribotla sağlanmaktadır. Van İskelesi ile Tatvan iskelesi arasında karşılıklı olarak yük, vagon, araç ve yolcu taşıyan feribot seferlerin düzenlenmektedir. Van-Tatvan arası feribot yolculuğu yaklaşık 4 saat sürmektedir. Ayrıca Van Gölü üzerinde adalara turistik amaçlı yolcu taşımacılığı yapılmaktadır.
 Yeşil Alıç ( Pagan )Kaya Kapısı
 Saray İlçesi Yeşilalıç (Pagan) mevkiinde bulunan, Urartular’dan kalma bir kaya nişidir. Üzerinde I.Sarduri’nin oğlu İşpuini’ ye ait yazıt bulunmaktadır. Kayalık yüksek bir tepenin üzerine yapılmıştır.

Meher Kapı
Urartu Kralı İşpuini’ye ait yazıtın yer aldığı bir kaya nişi olan Meherkapı, Van’ın 5 kilometre doğusunda bulunuyor. Urartu devlet diniyle ilgili bilgi veren en önemli kaynak olan yazıtta, Urartu ülkesi içinde kutsanan tüm tanrılarının adları ve bu tanrılara sunulankurban sayıları veriliyor.

Hazine Piri Kapısı
Başkent Tuşpanın 12 km. güneyinde yer alan Aşağı Zivistan Kalesinin 300 m. güneyinde Hazine Piri Kapısı yer almaktadır.
Bu kapıların içinde hazine olduğu ve günün birinde açılacağına inandığı için yöre halkı tarafından Hazine Piri Kapısı olarak adlandırılır. Kalkerden oluşan kayalığın batı yüzünün düzeltilerek bir kapı biçiminde kesilmesiyle 6 metre genişliğinde ve 2.8 metre yüksekliğinde bir niş oluşmuştur. Urartu kaya kapılarının ilk örneğini oluşturması bakımından diğerleri kadar başarı bir mimari göstermemektedir. Kapı tek çerçeve ile çerçevelendirilmek istenmişse de başarılamamıştır.  Kapı üzerinde dört satırlık çivi yazısında Sardur oğlu İşpuini bu bağı ve meyve bahçesini kurdu. Efendiye bu yazıtı yaptırdı diye yazmaktadır.

Toprakkale
Van ovasının kuzeydoğusunda Zimzim kayalıklarının güney uzantısı üzerinde Kuzey - Güney doğrultusundaki 400 m uzunluğunda, 60-70 m genişliğinde ve 200 m yüksekliğinde kayalıklara oturan kale, Van'a hakim konumdadır.
Kale Urartu kralı II. Rusa tarafından M.Ö. 685-645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. II. Rusa tarafından yapıldığı için kaleye, Rusahinili adı da verilmiştir. Burası Tuşpa'dan sonra Urartu Krallığı'nın ikinci idare merkezi durumundadır. Asur Kralı III. Tiglat Pleserin M.Ö 735 yılında Van Kalesini kuşatmasından sonra, savunma yönünden daha elverişli özelliklere sahip olduğu için Toprakkale ikinci başkent olarak seçilmiştir. Sarnıç, açık hava tapınağı, kayaya yontulmuş merdivenler bulunmaktadır
Kalenin etrafı iri kalker blokları ile oluşturulmuş surlarla çevrilmiştir. Kalenin iki girişi bulunmaktadır. Bunlardan biri güneydeki batı köşeye kaydırılmış ve kulelerle desteklenmiştir. Buradan tapınak ve saraya geçilmektedir. Diğer giriş, kuzey tarafta olup, atölye, depo binaları, şarap deposu ve öteki mekânlara açılmaktadır. Mimari olarak kayaya oyulmuş bir sarnıç, kuzey doğusunda Tanrı Haldi için yapılmış kare planlı bir tapınak ve kerpiç duvar kalıntıları bulunmaktadır. Haldi Tapınağı, sarnıçlar, şarap deposu, kalenin batısında da MÖ. IX. Yüzyıla tarihlendirilen İşpuini ve oğlu Menuanın ortak krallık döneminde yapılmış Meherkapı Kutsal alanı ortaya çıkarılmıştır. Kale, mimari yapısıyla birlikte, çoğu yurtdışı müzelerinde bulunan fildişi ve madeni küçük eserleri ile dikkat çekmektedir. 

Zernek Kalesi
Kalenin Zernek mirlerinden İbrahim Beyoğlu tarafından yapıldığı söylenir. Ancak kitabesi bulunmadığı için tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Zernek Kalesi köyün batısındaki sarp bir kayalık tepe üzerine kurulmuştur. Sadece yöneticilerin oturabileceği bir iç kale durumundadır. Köşk, harem, mutfak ve hamamdan oluşan kale, doğu batı doğrultusunda uzanmaktadır. Kalenin doğusundaki köşk, Zernek Beyi�nin ikameti için ayrılmıştır. Arazinin şekline uydurulduğundan tam simetrik değildir. Tamamı moloz taşlardan yapılmış köşk, dört katlıdır. Ancak önemli bir kısmı yıkılmıştır. Köşkün kuzey cephesinde her kata üçer pencere, üst katta ise iki büyük pencere daha mevcuttur. Köşke kuzey cepheden girilir. Kapı dıştan dikdörtgen içten kemerlidir. Kapıdan sonra diğer katlara çıkılan ahşap merdivenler bulunmaktadır. Zemin kat dört odadan oluşmaktadır. Birinci kat zemin katla aynı özelliklere sahiptir. Zemin kata ahşap bir merdivenle çıkılır. Köşkün ikinci ve üçüncü katları diğerlerine nazaran daha fazla tahrip olmuştur. Harem kısmı kalenin batısında mutfağın arkasında yer alır. Kale içinde köşkün kuzeyinde yer alan hamamda günümüze yalnız güney cephesinde yer alan kemerli bir kapı kalmıştır. Yapı büyük oranda tahrip olmuştur.

Ayanıs Kalesi
Van'a 35 km. mesafedeki Ayanıs köyünün kuzey batısında bir tepe üzerine kurulmuştur.Burada bulunan çivi yazılı kitabeye göre; Ayanıs Kalesi, Argişti'nin oğlu Rusa tarafından M.Ö. 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır. İki sur duvarıyla çevrelenmiş kalenin güneyinde giriş kapısı bulunmaktadır. Burada sur duvarları andezit taşı ile diğer kısımlarda kalker taşıyla örülmüştür. Üst kesimde payeli salon ve tapınak önemli bir yer tutmaktadır. Tapınağın ön cephesindeki andezit taşlar üzerine yazılmış olan Urartu yazıtı, Horhor mezar yazıtı ile Analıkız yazıtından sonra Urartu tarihinin en uzun yazıtı olarak bilinmektedir. Yazıt toplam 16 m. uzunluğundadır. Ayanıs Kalesi, mimarisi ve küçük buluntuları yanında, Urartu tarihinin son safhalarını aydınlatması açısından önem taşımaktadır.

Trekking ve Dağcılık:
Etrafı dağlarla çevrili olan Van, Artos Dağı, Pirraşit Dağı ve Erek Dağı ile hem trekking, hem tırmanış imkanları sunmaktadır doğa sporları tutkunlarına.

Kayak:
Kış sporlarından hoşlanıyorsanız veya yolunuz bir kış vakti Van'a  düşecek olursa Van Merkez Kurubaş tepesinde ve Gevaş İlçesi'ndeki Abalıköy kayak merkezlerinde kaymanın keyfine varabilirsiniz.

Kaplıca:
Erciş ilçesinin yaklaşık 30 km uzağında bulunan Hasan Abdal Kaplıcası da sağlık turizmine ilgi duyanlar ve kaplıcalarda şifa arayanlar için ideal.

Van da Gün batımı
Gölde gün batımı izlemek ise olmazsa olmazlardan. Van Kalesi'ni akşam üstü gezecek olursanız, gün batımında eşsiz manzaranın tadını çıkarabilir ve güneşin göl üzerindeki yansımasını izleyebilirsiniz yukarıdan.

Rus Pazarı
Rus pazarı, Avrupa pazarı adı altındaki çarşıları gezip, hediyelik eşya bakabilirsiniz. Bu çarşılardaki dükkanlarda İran yapımı ve istenmeyen tüylere karşı işe yaradığı söylenen karınca yumurtası yağı bulmak da mümkün.
“Savat” denilen özel ve eski bir gümüş süsleme tekniğiyle işlenmiş gümüş takılar hediyelik olarak hoş alternatifler sunuyor. Van'ın meşhur halı ve kilimleri ne de göz atmak da fayda var.
Şehir tarihle bu denli iç içe olunca yapılacak en iyi şey elinize bir fotoğraf makinesi alıp – fotoğraf çekmeyi seviyorsanız- sokakları gezmek. Her köşede yıllara meydan okuyarak bugünlere gelmiş bir yapıya rastlamak mümkün.

MENUA (SEMİRAMİS-ŞAMRAM) KANALI
Kanalın çevresinde Kral Menua (M.Ö. 810–786) tarafından eşi Tariria için bugünkü Kadem Bastı mevkiinde yapay teraslar halinde yaptırılan asma bahçeleri, Assur Kraliçesi Semiramis'in Dünya'nın 7 harikasından biri sayılan asma bahçeleriyle özdeşleştirilerek efsaneleştirilmiştir. Van'ın kuş uçumu 50 km. güneyinde yer alan Gürpınar (Havasor) Ovası'ndan Urartu Krallığı'nın başkentinin bulunduğu Van Ovasına tatlı su getiren Menua Kanalı, geçtiği topraklara hayat vermektedir.
Menua Kanalı'nın bir başka ilginç özelliği, destek duvarlarına ve kanalın yakın yerlerine toplam 15 adet çivi yazılı inşa yazıtının konulmuş olmasıdır. Şimdiye kadar hiçbir Urartu yapısında bu kadar çok inşa yazıtına rastlanılmamıştır. Konulan inşa yazıtları kanalı neredeyse bir \"yazıt anıtı\"na dönüştürmüştür. Yazıtların bir kısmı kısa, bir kısmı da uzundur. Kaybolmaya ve tahrip edilmeye karşı bir önlem olmak üzere yazıtlar aynı içeriğe sahiptir. Kısa olan yazıtlarda şunlar okunmaktadır :
            Tanrı Haldi\'nin kudreti sayesinde, İşpuini oğlu Menua bu kanalı açtı. Adı Menua kanalıdır. 
4 adet uzun içerikli metinde ise şunlar okunmaktadır.  
kim bunu görürse, kim başkasına "Bu kanalı ben açtım" derse o, Tanrı Haldi, Tanrı Teişeba, Tanrı Şivini ve bütün tanrılar tarafından mahvedilsin; güneş ışığından yoksun edilsin.

Halime hatun türbesi
Gevaş İlçesi’ndeki Halime Hatun Türbesi ise Anadolu Selçuklu Meliki İzzetin tarafından 1335’te kızı Halime Hatun için yaptırılmış. Selçuklu taş işçiliğinin önemli örneklerinden biri olan türbenin bulunduğu yerde Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerine ait mezarlar da dikkat çekiyor.

PERİ BACALARI
Van ili Başkale ilçesi Yavuzlar Köyü’nde bulunan ve Kapadokya yöresindeki peri bacaları ile oluşum yönünden benzerlik gösteren peri bacalarının bulunduğu alan Vanadokya olarak anılmaktadır.

Kapadokya’daki peribacaları oluşumları ile aynı özelliği göstermesi nedeniyle bölge, geleceğin önemli turizm merkezi olacak gibi görünüyor..

VAN'DA RAFTİNG KEYFİ
Van Bahçesaray İlçesi Rafting Merkezi Olma Yolunda Hızla İlerliyor.
Van Bahçesaray ilçesi rafting merkezi olma yolunda hızla ilerliyor.
Dünyanın dört bir yanından gelen rafting tutkunları, azgın sularda ilerlemenin keyfini çıkarıyor.

VANDA EL SANATLARI
GÜMÜŞ-SAVAT

Van'da gümüş işlemeciliği el sanatlarının önemli bir parçasını oluşturur. Bu nedenle takılar genellikle gümüştür. Kadınların kadife entarilerinin üstünden taktıkları boyunlarındaki altın Heb’ler evladiyeliktir. Yuvarlak altın topların oluşturduğu bu takı oğul evlendirildiğinde geline takılır, o da kendi gelinine, böylece devam eder.
Savatlı gümüş işlemeli kemerler de aynı şekilde evladiyelik kıymetli bir takıdır. Maddi durumu iyi olan ailelerde hemen hemen her geline takılan bir takıdır. Gerdanlıklar, kalınlı inceli bilezikler, yüzük, küpe ve saç bağları gümüştür. Eski altın takılara Heb'lerin dışında pek rastlanmaz.
Erkeklerin yeleklerinin üzerinden taktıkları köstekleri, tütün tabakaları ve ağızlıkları ile taktıkları yüzükleri de gümüştendir. Günlük kullanılan tabakalar büyükçe, kalın, özel günlerde kullanılan tabakalar ise ince biraz daha küçük üzeri daha fazla işlemelidir.
Savat; esas maddesi gümüş sülfür olan siyah bir minenin, gümüş bir levhanın önceden hazırlanmış bölümlerine kakılmasıyla gerçekleştirilen süsleme tekniğidir.
Gümüşçülük son yıllarda açılan gümüş atölyeleriyle Van'da gelişmiştir. Van'da üretilen gümüş takılar çeşitli illere ve ülkelere de gönderilmektedir.

CEVİZ OYMACILIÐI Bahçesaray ve Çatak ilçelerimizde yapılan ceviz oymacılığı, çeşitli türdeki kaplar, süs eşyaları, satranç takımı, biblolar vb. ürünler şeklinde son derece iyi bir işçilikle sunulmaktadır.

VAN’DA KİLİM
Yöre insanının hayvancılıkla uğraşması dokuma malzemesinin yaygın olarak kullanılmasında etkili olmuştur. İnsanlar, ihtiyaçlarını karşılama amacı ile dokudukları kilimleri evlerinde yaygı, minder, yastık, hurç, erzak torbası, çuval, çocuk beşiği, barzol olarak kullanmıştır. Kullanılan atkı ve çözgü ipliği tamamen yün ipliğidir. Dokumasında doğal boyalarla boyadığı, teşisiyle eğirdi ipliği kullanmıştır. Kullanılan renkler lacivert, bordo, natural kahverengi ve Van beyazı denen kirli beyazdır (Naturel Beyaz).
Van ve yöresinde dokunan kilimlerde estetik güzelliğin yanında ilettiği mesaj çok daha önemlidir.Okuma Yazma bilmeyen İnsanımız ilmek ilmek, motif motif, duygularını, sevgisini, dile alamadığı, açıkça söyleyemediği aşkını, üzüntüsünü, beklentilerini kilimine işlemiştir. Kilimlerin her motifi bir mesajdır ..Her kilim bir kitap gibi zamanın mesajını günümüze taşımıştır.Her kilimde ayrı bir güzellik ayrı bir duygu vardır. Motiflerin tekrarından oluşan desenlerle süslü kilimlerin kenarlarında tek ya da çift sıralı bordürlere rastlanır. Kilimlerde kullanılan motiflerden birkaçı; kurt ayağı, akrep, çakmak, muhabbet kuşları, ip susması, koç boynuzu, kengöz, elibelinde, toplu koçbaşı, dikmeli susmadır. En fazla görülen kilimler ise: Gülsarya, Nehrek, Halit Begi, Şahneri, Lüleperdir.

Seramik Sanatı
Ana malzemesi toprak olan seramik üretimi Anadolu topraklarında 8000 yıl önce başlamış ve tarihi süreç içerisinde gelişerek bir kültür hazinesi oluşturmuştur. Anadolu topraklarını bir parçası olan Van’da da seramik sanatının güzel örnekleri verilmiştir. Seramik sanatının Van’daki başlangıcını burada yaşamış olan Hurilere dayandırmak mümkündür.
Hurriler seramik alanında çok güzel eserler meydana getirmişlerdir. Seramikten meydana getirmiş oldukları testilerin dışını beyaz, sulu çamur tabakasıyla kaplayarak üstüne siyah bir arka fon çekmişler ve bu fonun üstünü geometrik şekiller ve hayvan figürleriyle süslemişlerdir. Testilerin yanı sıra, taslar şişeler ve hayvan şeklinde vazolar da yapmışlardır.
Kısa birsüre öncesine kadar Bardakçı köyünde12 çömlekçi atölyesinde çanak-çömlek yapımı sürmekteydi.
Halen Van Belediyesi atölyesinde hediyelik seramik eşya üretimi yapılmaktadır.

ÇORAPLAR
El sanatlarımız içerisinde halk arasında en fazla üretilen, çoğunlukla ihtiyacı karşılama amacıyla yapılan işlerin başında çorap örücülüğü gelir. Malzemesi tamamen yün olan çoraplarımız beş şişle örülür. Renkli motiflerle süslenen bu çoraplar aynı zamanda bir duygunun da ifadesidir. Köylerimizde örülen çoraplar bir ihtiyacı karşılama unsuru olarak örülse bile okuma yazma bilmeyen, duygu ve düşüncelerini sözle ifade edemeyen insanımızın ruh halini anlatan bir araçtır. Renklerin de ayrı bir ifadesi vardır.

ŞEYTAN KÖPRÜSÜ
Muradiye ilçesinde Bend-i Mahi çayının aktığı derin kanyon oluşturan iki kaya üzerinde kurulan Şeytan Köprüsü, XIX yüzyıl sonları XX. Yüzyılın başlarında inşa edilmiştir.

VAN BALIÐI
( İnci Kefali )
Vanın önemli kaynaklarından biride Vangölünün sodalı sularında yaşayan inci kefalı türü balıktır. Taze ve tuzlu olarak tüketilir.

VAN KEDİSİ
Dünyaca ünlü Van kedisinin
Yörede bir gözünün SARI, bir gözünün YEŞİL veya MAVİ olmasından dolayı bu kediye "TEKGÖZ" denilmektedir.Tüyleri çok uzun ve karbeyaz olan bu kediler,Vanda pisik diye adlandırılır. Van Kedisi çok uslu, sevimli, ve uzun ömürlüdür.Temizliğinede özen gösteren nadir hayvanlardandır.Düşük rakımlı yerlerde yaşama şansı olmayan kediye Van'ın her sokağında rastamak mümkündür.

VAN MÜZESİ
1972 yılında bugünkü binasında hizmete açılan Van Müzesi, dünyanın en önemli Urartu müzelerinden biridir. Müzede arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki teşhir salonu yer almaktadır. Hergün saat 08:00-17:00 arasında ziyaretçilerine hizmet vermektedir.

İNANÇ TURİZMİ
Tarih öncesi dönem ile İslam ve Hıristiyan kültürünün örneklerini oluşturan tarihi eserler açısından ilimiz son derece zengindir. Urartu döneminde yapılan Van Kalesi, Çavuştepe Kalesi, Anzaf Kaleleri, Yoncatepe Nekropolü ve Ayanıs Kalesi ile Hıristiyan kültürünün örneklerinden olan Akdamar Kilisesi, Bartholomeus Kilisesi, Yedi Kilise, Lim Manastır Kilisesi, Ctouts Manastır Kilisesi ve S.Thomas Manastır Kilisesi başta olmak üzere bir çok kilise kısmen harap bir vaziyette olmalarına rağmen, ziyaretçilerin en çok uğradıkları yerlerin başında gelmektedir.

İslam medeniyetinin ürünlerinden olan Hüsrev Paşa Külliyesi, Ulu Cami, Halime Hatun Kümbeti, Gevaş Selçuklu Mezarlığı, Süleyman Han Cami, Kaya Çelebi Cami, İkiz Kümbetler, Hoşap Kalesi ile bunların dışında birçok eser günümüze kadar gelmişlerdir. İlimizdeki farklı kültürleri yansıtan bu eserlerden; Anzaf Kaleleri, Yoncatepe Nekropolü ve Ayanıs Kalesi’nde kazı çalışmaları halen devam etmektedir. Kiliselerin ise çoğu harap vaziyettedir. En sağlam olarak günümüze gelebilenler; Akdamar Kilisesi, ve Ctouts Manastır Kilisesi’dir ki, bunlarında restore edilmeleri gerekmektedir. Eski Van Şehri’nde bulunan eserlerin de çoğu harap bir vaziyettedir. Kısmen sağlam olarak günümüze gelen İslam kültürü örnekleri ise; Hüsrev Paşa Cami, Kaya Çelebi Cami, İkiz Kümbetler, Halime Hatun Kümbeti ve Gevaş Selçuklu Mezarlığı’dır.

DOÐA TURİZMİ
Muradiye Şelalesi, Ganisipi Şelalesi, Başkale Peribacaları, Başkale Travertenleri, Keşiş Gölü, Süphan Dağı, İnci Kefalı üreme göçü, florası ve tabiî ki Van Gölü, ilimizin başlıca doğal güzelliklerini oluşturmaktadır

SPOR TURİZMİ
Van Gölü, su sporlarının yapılabilmesi açısından son derece yeterli koşulları taşımaktadır. Yelken, kürek, kano, sörf ve su kayağı gibi çeşitli branşlarda su sporu yapılabilecek koşullara sahiptir.

VAN FLORASI
Van doğunun en yeşil ili sayılır. Gölün çevresi özellikle bahar aylarında olağanüstü renklere bürünür. Gelincik, zambak ve lale tarlaları doruklardaki beyaz kar örtüsüyle hoş bir kontrast yaratır. Bölgenin en önemli endemik bitki örtüsü ise ters laledir.

KÜMBETLER
ERCİŞ ANONİM (ZORTUL) KÜMBETİ
Erciş'in Zortul Köyü yakınlarında tarlaların içerisinde yer almaktadır. Kitabesi olmadığından kim ta¬rafından ve kimin adına yapıldığı belli değildir. XV. yüzyıl. başlarında Karakoyunlular'dan önemli bir şahsiyet için inşa edildiği tahmin edilmektedir.
İki katlı kümbetin kare kaidesi ve bunun üzerinde onikigen gövdesi mecuttur. Üzeri piramidal bir külahla örtülmüştür. Gövdenin kuzey tarafına kapı, diğer yönlere pencereler açılmıştır. Aralarda kalan yüzeyler üçgen nişlerle hareketlendirilmiştir. Kümbet, üzerindeki figürlü bezemeleri ile dikkat çekmektedir. Çift başlı kartal, aslan ve kuş figürleri yer almaktadır. Bunlar yanında bitkisel benzemeler ve külahın altında yazı kuşağı bulunmaktadır.

ERCİŞ KADEM PAŞA HATUN KÜMBETİ
Erciş’in çıkışında yolun kenarında yer alan kümbet, kitabesine göre, 1458 yılında Karakoyunlu¬lar'dan Cihan Şah zamanında Büyük Emir Rüstem Bey tarafından Emir Yar Ali, Şah Mustafa, Şah Sevik, Şah Ali ve anneleri Kadem Paşa Hatun için yaptırılmıştır.
İki katlı, onikigen gövdeli ve piramidal külahlı kümbet düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş¬tir. Kuzey cepheye sivri kemer formunda çerçeve içerisine kapı yerleştirilmiştir. Aralardaki yüzeylere üçgen nişler, diğer ana yönlere pencereler açılmıştır. Günümüzde sağlam durumdadır.

HOŞAB HASAN BEY TÜRBESİ
Hasan Bey Medresesi’nin güneybatı köşesine 1585 yılında, medresenin bir odası kaldırılmak suretiyle, mescit kısmına bitişik olarak inşa edilmiştir. Hasan Bey'in Tebriz'de şehit düşmesi üzerine naaşı Hoşap'a getirilerek bu türbeye gömülmüştür.
Medresenin avlusuna açılan bir kapı ile girilen türbe, tek katlı kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülü¬dür. Günümüzde üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş türbenin güney ve batı cephelerine açılmış pencereleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların kenarlarında geometrik süslemeler yer alır.

HOŞAB SÜLEYMAN BEY KÜMBETİ
Hoşap'da Gevirhan Mezarlığı'nın güneydoğusunda bulunmaktadır. Kaleyi yaptıran Süleyman Bey tarafından XVII. yüzyıl ortalarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Eğimli bir arazide kurulmuş yapı, kuzeyden kare bir kaide ile yükseltilmiştir. Tek katlı, dıştan sekizgen, içten daire planlı kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Üst örtüyü teşkil eden dıştaki külahın tamamı, içteki kubbenin ise, yarısına yakın kısmı yıkılmıştır. Kuzey cephedeki kapı, dıştan mukarnaslı içten geometrik geçmeli bir çerçeve içerisine alınmıştır. Sivri kemer alınlıklı bir düzenleme göstermektedir. Diğer üç yöne farklı formlarda pencereler açılmıştır.

ÇALDIRAN KÜBİK KÖYÜ KÜMBETLERİ
Çaldıran İlçesi’ne bağlı Kübik Köyü’nün 5 km. uzağında mezarlık içerisinde bulunmaktadır. Kitabesi bulunmayan yapıların XVII. yüzyıl, ortalarında inşa edildikleri tahmin edilmektedir.
Kuzey ve güneyde birbirine yakın yapılmış tek katlı, iki kümbetten kuzeydeki sekizgen, güneydeki dokuzgen gövdelidir. Dış kaplamaları sökülmüş kümbetler, oldukça harap vaziyettedir.

BAŞKALE PİZAN(Örenkale) TÜRBELERİ
Pizan'ın kuzey yamacında yanyana iki türbeden oluşmaktadır. Aşağı Türbe ve Yukarı Türbe ola¬rak adlandırılmaktadır. XVII. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş olan türbeler, tek katlı kare planlı, üzerleri kubbe ile örtülüdür. Her iki türbe, düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş olup, içlerinde kime ait oldukları mezartaşlarıyla belirlenmiş olan mezarlar bulunmaktadır. Özellikle Aşağı Türbe’de Pizan Beyleri'ne ait mezarlar bulunmaktadır.

Camiler
Van’daki camilerden sadece tarihi anlam ve önemi olanlar burada zikredilmiştir:
1- Ulu Cami: Karakoyunlu Kara Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Eski Van şehrindedir. Bugün minaresi ayakta olan caminin portali kufi stilinde yazılarla süslenmiştir.

2- Hüsrev Paşa Cami: Kanuni Sultan Süleyman’ın Van valisi Koca Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmış olup, Eski Van şehrindedir.

3- İzdar Cami: Van Beylerbeyi İzzettin Şir Bey tarafından yaptırılmıştır. İzzettin Şir diye de anılır.

4- Kaya Çelebi Cami: 1592’de Van eşrafından Koçu Bey tarafından inşa edilmiş, aynı aileden Mahmut Ağa tarafından tamamlanmıştır.

5- Süleyman Han Cami: Van Kalesi’nin üstündedir. Kanuni devrinin eseri olup Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.

Bunların haricinde Sinaniye Cami, Kızılcami, Abbas Ağa Camii, Askeri Camii, İskele Camii ve Abdurrahman Gazi Camilerini sayabiliriz

Türbeler
1- Halime Hatun Türbesi: 14. yüzyılda İzzeddin Şir’in kızı Halime Hatun adına yapılmıştır. Selçuklu kümbet mimarisinin izlerini taşır. Van’a 40km. uzaklıktaki Gevaş ilçesinin tarihi mezarlığındadır.

2- Hüsrev Paşa Türbesi: Aynı adı taşıyan caminin yanındaki bu türbe kitabesine göre Hüsrev Paşanın türbesidir. Hüsrev Paşa Camii yanındadır. Mimarı Abdullah Mardini’dir.

4- Şeyh Abdurrahman Gazi Türbesi: Van Kalesi’nin Kuzeydoğu ucundadır. Restore edilmiş olan türbe her perşembe günü halkın ziyaretine açılmaktadır. Din Büyüklerinden Abdurrahman Gaziye aittir.[11]

5. Sofu Baba Türbesi: Sofu Baba Camiinin arkasındaki mezarlıkta bulunmaktadır. Özellikle perşembe günleri insanlar tarafından ziyaret edilmektedir.

Vanın Mesire Yerleri (piknik)
Van'da yer alan mesire yerleri arasında; Van' a 20 km. uzaklıkta, doğal plajları ve yeşilliği ile hoş görünümlü Edremit, yeşillikler arasında doğal plajları ile bir gezi ve mesire yeri olan Gevaş, İl merkezine 80 km. uzaklıkta, iki çayın birleştiği yerde bir vadi içerisinde ormanlık, hoş manzaralı Çatak ile İl merkezine uzaklığı 40 km. mesafede Van Gölü' nün sahilinde Süphan Dağı karşısında doğal plajları ve meyve bahçeleri ile ünlü Amik sayılabilir...

YEDİ KİLİSE ( VARAGAVANK ERMENİ MANASTIRI)
MAYedi Kilise olarak da bilinen Varagavank Ermeni manastırı, Vaspurakan'ın en zengin ve en iyi bilinen manastırı ve de Van başpiskoposunun mevkii imiş. Manastır, günümüzde Erek Dağı olarak bilinen Varag Dağı'nın güney yamacına yakın bir konumda, Van şehrinin 10 kilometre kuzeydoğusundaymış. Vaspurakan Kralı Senekerim-Hovhannes'in bu manastırı, hükümdarlık dönemi(1003-1022)nin başlarında yaptırdığı rivayet edilir, ancak burada bu tarihten önce de başka dini yapılar varmış.

ESKİ VAN EVLERİ
Eski Van evleri; tek veya çift katlı cumbasız, çift katlı cumbalı ve özel evler olarak 4 gruba ayrılmaktadır. Her evin vazgeçilmez özelliği olan tandır ve ahır evlerden ayrı bahçe içinde veya bitişikte yer alır. Evlerde topraktan yapılan kerpiç, su basmanında kesme veya moloz taş, örtü sisteminde döşeme, mertek ve düzdüm kullanılır. Van Kalesi kuzeyinde Van Valiliği tarafından yaptırılan örnek Van Evi etnografya müzesi özelliğinde ziyaretçilere açılmıştır.

Dengbej
Kürtçe'de 'Sese hayat veren' anlamına gelen 'Dengbêj', Kürt kültürüne ait destanları, aşk hikayelerini, isyanları, tarihi olayları herhangi bir enstrüman kullanmadan, sesleri ile canlandıran Kürt ozanlarına verilen isimdir. Denbêjlerin seslerini kullanarak yarattıkları yapıtlara "kilam" denir. Dengbêjler, yüzyıllar boyunca köy köy, şehir şehir gezerek anlattıkları hikayelerle, sözlü Kürt Edebiyatının yaşamasına aracılık etti. Van’da halen faaliyet gösteren dengbejler evi bulunmaktadır.
Van Folkloru
Van oyunları hareketli ve ritmiktir. Bugün otuzun üstünde oyun oynanır. Davul-zurna eşliğinde en ünlü oyunları Toycular, Nare, Kirse,
Hoycan, Hırhır, Nure, Şevko, Meyroke, Üçayak, Lorke, Dingo, Temir ve daha birçok güzel oyunları zevkle oynanmaktadır. Erkekler; çuha şalvar, samur kürk, çehmen, serheddin giyer, başa fes, bele kuşak ve hançer takarlar. Kadınlar; yün kumaşlardan etekler, belden büzgülü uzun kapalı entari, üzerine boncuklu yelekler giyer, başa kofi takarlar.

Feqiye Teyran
Feqiyê Teyranın, 1590-1660 yılları arasında yaşadığı sanılılan bir Kürt Emirinin oğludur. Kürt edebiyatında önemli bir şair, masal ve destan yazarıdır. Feqiyê Teyran; Şexê Senan, Qiseya Bersiyayî ve Qewla Hespê Reş adlı eserlerin yazarıdır. İlk Kürt düzyazı yazarlarındandır. (Ber Sîs)

Feqiyê Teyran , medrese eğitimi almış, okumuş, bilge bir kişiliktir. Onun zamanında Ortadoğuda ve Kürt coğrafyasında da dinî medreseler vardı. Bu medreselerde islamî bilgiler, dil ve edebiyat dersleri verilirdi. Feqe ismi, ilimden/talebe kelimesinden; Teyr/kuş ise Mentiq et-Teyr adlı eserden gelir. Bu, Ferîdeddîn Attarın çokça bilinen eseridir. Anlamı; Kuşların konuşmasıdır.

F.Teyranın Ferîdeddîn Attar ile ilişkisine bakıldığında; Teyranın hem düşünsel anlamda hem de şiir yazış tarzı bakımından ondan büyük oranda etkilendiğini görülür. Mevlana da Ferîdeddîn Attarın tasavvuf anlayışından çok etkilenmiştir.
Feqiyê Teyran, Kürt edebiyatında doğa, aşk, tasavvuf üzerine yazan önemli şairlerdendir. Halk arasında tanındığını, bilindiğini söylemek yanlış olmaz. En çok bilinen ismi Feqiyê Teyran olmakla beraber şiirlerinde; Feqê Têra, Feqîyê Gerok, Meksî, Xoce, Mîr Mihê, Mîm û Hê gibi isimler kullandığını görebiliriz. Asıl ismi Muhemmeddir. Araştırmalar kendisinin toplumun üst kesiminden bir insan olduğunu hatta mîr olabileceğini göstermektedir. Halen türbesi Vanın Bahçesaray (miks) ilçesindedir.

Köprüler
Van’ daki köprüler Bend-i Mahi Köprüsü, Kırmızı Köprü, Çatak Köprüsü, Hurkan Köprüsü, Zeril Köprüsü, Şeytan Köprüsü olarak sayılabilir.

Etiketler

yerel yönetimler belediye emitt mekan360 360 van turizm kültür il fuar fair turizm

Görüşler ()

Yorum Ekle